İrlanda Tarihi Hakkında Bilgiler
Atlantik kıyısına olan uzun sahil şeridi ve bir ada ülkesi olmasının verdiği etkiyle dış kültürlere karşı oldukça kapalı yaşayan İrlanda, bu sebeplerden ötürü kendi tarihini ve kültürünü başarılı bir şekilde günümüze ulaştırmayı başarmıştır. Başlangıçta Gal diliyle bağlantılı olan zengin bir kültür ve gelenek mirası da bu konuda tarihini geliştirmesine yardımcı olmuştur.
İrlanda denince akla gelen bilgilerden ilgi yeşil doğasıdır. Ülkenin yağmurlarla ıslanan geniş otlakları, bu neden dolayı “Emerald Isle” lakabını almıştır. İrlanda ayrıca, gizli altın kapları olan küçük cüce cinlerin yani Leprikunların hikâyelerinden koruyucu aziz Patrik’inkine kadar folklor zenginliğiyle ünlüdür. Adanın simgesi olan üç yapraklı yonca, Aziz Patrick tarafından adayı yılanlardan kurtarması ve Hıristiyan Üçlüsü için bir sembol olarak kullanılması ile ünlüdür.
İrlanda’nın bağımsız bir ülke hüviyeti kazanması oldukça yeni bir olgudur. 17. yüzyıla kadar, siyasi güç, genellikle değişen ittifaklarda oldukça gevşek bir şekilde inşa edilmiş küçük kontluklar ağı arasında geniş çapta paylaşılıyordu. 17. yüzyılın başlarındaki başarısız bir ayaklanmanın ardından sözde Earl’lerin Uçuşu olarak bilinen olayın ardından, İrlanda fiilen bir İngiliz kolonisi haline gelmiştir. Birleşik Krallık’a resmi katılım ise 1801 yılında gerçekleşmiştir. 1914’te bir Ana Yönetim Yasası kabul edildi, ancak kuzeydeki sendika yanlısı grubun yarattığı sıkıntılar, I. Dünya Savaşı’nın başlaması ve ardından gelen İrlanda Bağımsızlık Savaşı nedeniyle hiçbir zaman uygulanamadı.
1920 yılında Kuzey İrlanda’nın kurulması ile ada fiilen ikiye bölünmüştür. Birleşik Krallık içinde devredilmiş yetkilere sahip altı ilçelik bir bölge iken, 6 Aralık 1921 tarihli Anglo-İrlanda Antlaşması uyarınca, diğer 26 ilçe, İngiliz Milletler Topluluğu ve İmparatorluğu içinde kendi kendini yöneten bir egemenlik olan İrlanda Özgür Devleti oldu. 1937 yılında güney eyaleti, daha güçlü bir egemenlik ve bağımsızlık ifadesi sunan yeni bir anayasayı kabul etti ve 1949’da İngiliz Milletler Topluluğu’ndan İrlanda Cumhuriyeti adı ile resmi olarak ayrıldı.
Bu tarihten itibaren İrlanda, Batı Avrupa devletleri ile entegre hale gelmeye başlamıştır. 1973 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (bugünkü adı ile Avrupa Birliği) katılan İrlanda, uluslararası arenada genellikle tarafsız davranan bir ülke hüviyetine bürünmüştür.
Kurulduğu günden bu yana tarıma dayalı bir ekonomisi olan İrlanda’nın özellikle 19. yüzyıldaki kıtlık döngüsü sırasında büyük bir kriz yaşamıştır. Bu dönemde yaşanan kitlesel göçler, İrlanda’yı Avrupa’nın en zayıf ülkelerinden biri haline getirmiştir. Günümüzde Amerika’da yaşayan 40 milyon Amerikalının da bu kıtlık zamanında İrlanda’dan Amerika’ya göç eden İrlandalıların torunları olduğu bilinmektedir. İrlanda’daki tarımsal kıtlık, Osmanlı ile İrlanda arasında bir dostluk bağı kurulmasını sağlamıştır. İngiltere Kraliçesi Victoria’nın bile, kendi yönetimi altında olduğu İrlanda tebaasına yalnızca 2 bin pound gönderdiği bir ortamda, Osmanlı padişahı Sultan Abdülmecid, ülkesinin ekonomik anlamda zor bir durumda olan rağmen İrlanda’ya tam 5 bin pound yardım göndermiştir. Hatta bunun üzerine Kraliçe, kendi itibarını kaybetmemek için bu oranın bin pounda indirilmesini rica etmiştir. Bunun üzerine Abdülmecid, bin pounda ilaveten, erzak, ilaç ve tohum dolu üç gemiyi İrlanda’ya gönderdi. Bu olaydan sonra İrlanda halkı Osmanlı’nın bu cömert yardımını asla unutmadı ve erzak dolu gemilerin yanaştığı liman şehri Drogheda, şehrin simgesi olarak ay-yıldızı seçmiştir. Hatta bu şehrin futbol takımı olan Drogheda United, ülkemizin başarılı takımlarından Trabzonspor ile kardeş takım olmuş, ambleminde ay ve yıldızı kullanmıştır. İrlanda’nın Osmanlı’ya gönderdiği teşekkür mektubu da günümüzde hala Osmanlı arşivinde bulunur. İrlanda, tarihi boyunca Türkiye’nin AB üyeliğini de desteklemiştir.